
Çok zor durumdayız!
15 günde 5 büyük deprem, 6 Bin küsur artçı yaşadık. Binlerce can gitti, binlerce bina yıkıldı.
1 saat sonra ne olacağını bilmiyoruz. Herkes tedirgin ve korku içinde! Sokaklarda bekliyoruz.
Şanslı olanlarımız evlerinin hemen yanında bulabildiği çadırlarda yaşıyor. Mülteci olduk!
Kendi ülkemizde, kendi şehrimizde mülteci olduk!
İçerisinde milyonluk eşyalarımızın olduğu, lüks ve pahalı dairelerimiz var ama kimi yıkıldı. Sağlam olanlarada korkumuzdan giremiyoruz..
Mülteci olduk!
Tıpkı Suriyeliler, afganlar, Pakistanlılar gibi…
İçimizden bazılarının ağzını bükerek hor gördüğü, aşağıladığı, her fırsatta “Defolup gitsinler” diye feveran ettiği mültecilerle çadır komşusu olduk!
Suriyelilerle aynı aş evinden verilen yemekleri yiyoruz. Hayırseverlerin dağıttığı gıda malzemelerini almak için aynı sırada yan yana bekliyoruz…
Çok büyük felaketlere, çok kısa süre de dûçar olduk ama yaşananlardan hiç ders çıkartamadık.
Herkes birbirini suçluyor! Muhalefet iktidarı, iktidar muhalefeti, ev sahipleri müteahhitleri, müteahhitler depremi…
Bu liste uzayıp gidiyor…
Fırsatını bulduğumuz ilk anda, içimizde ki benlik canavarını yeniden hortlatmaya hazırız. Birbirimizi kazıklamaya, çıkar ve menfaatlerimizi en kutsalımız sayıp, bu uğurda her şeyi mübah görmeye hazırız!
Bazı ev sahipleri hala, sahip olduğu evini, ederinin üç-beş katına kiraya vermek için tüm bu yaşananların unutulacağı günü bekliyor mudur acaba?
Sebep-Sonuç ilişkisini fizik kurallarında arıyor herkes. Haksız sayılmazlar. Zira her maddesel olay mutlaka maddi bir sebeple izah edilebilir.
Ancak; Son 15 gün de peşpeşe yaşadığımız ve belki de yaşayacağımız felaketlerin manevi tarafı da yok mudur, hiç mi yoktur?
Deprem esnasında enkazdan çıkartılan Suriyeli bir aileye “Kimse var mı diye seslendiğimizde neden ses vermediniz? ” Diye soran kurtarma gorevlilerine verdikleri cevap can yakıcı!
” Ses verseydik suriyeli olduğumuzu anlayıp, bizi kurtarmayacağınızdan korktuk”
Şu sözlerin ve bu acı hakikatin muhatabı içimizdeki bir zümrenin hala kışkırttığı kimilerinin eylemleri olsa da, bu insanların yüreğinden çıkan korkunun gittiği adres “Arş-ı âlâ” dır!
Bu insafsız hoyratlığın Allah katında bir bedeli olmayacağını düşünenler Kur’an-ı Kerim’de bildirilen mesajları bir kez daha okuyabilir
Suriyeli Emani, karnında ki bebesi ve yanındaki 2 yaşında çocuğuyla kaçırılıp once tecavüz edilmiş, sonra da karnındaki ve yanındaki çocuğuyla birlikte kafaları taşla ezilerek katledilmişti..
Hatırladınız değil mi?
Kocası sessiz şekilde ülkesine, Suriye’ye dönmüştü. Sorulara ağlayarak “Allah’a havale ettim” diye cevap vermişti..
Allah ile mazlumun duası/Bedduası arasında perde yoktur buyuruyor efendimiz A.S.
İçimizdeki beyinsizlerin canice katliamları, Muntakim olan Allah’ın arşını titretmez mi sanıyoruz?
Depremler fay hatlarıyla oluşur. Dayanıksız evler çabucak yıkılır. Ama en önemlisi “Allah dilerse olur!”
Bilimsel, Coğrafi ve fiziki kurallar çerçevesinde sebepler arayalım elbette. Tedbirler de alınsın ve önemlidir
Ancak; Tüm nedenleri yalnızca tetiklenen fay hatlarında aramayalım.
Allah’ın gazabını tetikleyen manevi fay hatlarınıda hesaba katalım!
Binalarımızı güçlendirirken, kardeşliğimizi ve insani hassasiyetlerimizi de güçlendirelim.
Şehirleşme ve imar planlarımızı sağlam yapılara dönüştürürken, kalplerimizide iyiliğe, vicdan ve merhamet odaklı dönüştürelim..
Ta ki; Evlerimiz bize güvenli sığınaklar olsun ve kalplerimiz mazlumlara emniyetli limanlar olsun…
Yüce Rabbimizin bu felaketlerle bize verdiği mesajı dogru okuyalım.
Bizi kötülüğe sevk eden alışkanlıklarımızı değiştirmeliyiz.
Irkçılık illetinden sıyrılalım. Irkçılık Allah’ın yasakladığı necis bir işrettir. Allah aşkına yapmayın!
Yüce Allah, tarihte bir çok kavmi, çeşitli sebeplerden helak etmiştir. Bunu doğru okuyup ciddiye alalım.
Üç günlük dünya hayatında üç kuruş fazla para kazanmak için malzemeden çalmıyalım. Günahlardan tevbe edelim. Hayatımızı Allah ve Resulünün bildirdiği hal üzere idame ettirelim..
Güç ve kudret ancak Allah’ın dır.
“Başlatan da, yaşatan da, öldüren de, olduran da, durduran da O’dur..”
“Allah’ım; “İçimizdeki beyinsizler yüzünden bizi helak etme”
Bizi bağışla. Kalplerimizi iman nuruyla donat. Ülkemizi, milletimizi adalet ve merhametin menbaı kıl.
Kalplerimizi rahmetinle nurlandır ve bizi birbirimize karşı koruyucu ve gözetici eyle..
Bizi, ailemizi, milletimizi ve ülkemizi her türlü afetten ve depremlerden muhafaza eyle..
Amin ya Rahiym…