
Hamza Mercanoğu’lun “Kilis’ten bir gedik açılmak isteniyor” başlıklı köşe yazısını okuyun!…
Denemedik hiç bir oyun bırakmadılar. Kumpaslar, tezgahlar. Bazen tek tek, bazen toplu olarak geldiler ve gelmeyede devam edecekler.
Her saldırı sonrası savunma literatürümüze yeni, yeni tecrübeler kattı. Terörle değil, terörün finansörleriyle idi asıl mücadele. Silah tüccarları onların adamları, devasa medya patronlarıyla ya ortaklar ya da sahipleri bizzat kendileri. En büyük petrol şirketlerinin sahipleri yine kendileri!
Ülke içerisinden yürüttükleri operasyonlarda gazetecilerden, yargı mensuplarına, polis şeflerinden rütbeli askerlere varıncaya değin bir çok etkili ve yetkili kurum personellerine nüfuz edebiliyorlar. Biz bu gibilere kısaca “Hain” Desekte, onlar için bu sadece bir ticaret!..
Küresel savaşın patronları, Türkiye üzerinden yeni bir operasyon yürütüyorlar desem bu hiç ilginizi bile çekmeyecektir, zira bunu yıllardır sağır sultan bile biliyor. Aslında mevzunun derinliğini ve hedefin nev’ini herkesin bilmesi bir yana, birde bile bile “Lades” diyenler var ya, işte sorunun en büyük kaynağı burada yatıyor.
Ülke içerisinde muhalefet rolü verilen Partilerden bir tanesi bizzat terörün içinde yer almışsa ve diğer büyük muhalefet ise yaptığı açıklamalarla adeta teröristlerin “Önüne yatmışsa!” Bunlarla hangi meseleyi konuşabiliriz ki?
Son günlerde Kilis üzerinden yoğunlaşan DAEŞ saldırıları, terörü organize eden küresel güçlerin ülkenin Doğu ve Güneydoğusunda kaybettikleri PKK mevzilerini DAEŞ tezgahıyla bu bölge üzerinden kazanmaya çalışma oyunudur. PKK ‘nın çözülme sürecine girmesi ve Kürt nüfusun yaşadığı şehirlerde tabanını kaybetmesi, PKK’nın yıllardır kullandığı “Kürt halkının hakları” maskesinin düşmesiyle doğrudan alakalıdır. İçerisinde Kürt’ten çok Türk politikacının yer aldığı ve tamamının Marksist- Leninist ideolojinin ürünü olduğu açıkça görünen HDP yöneticileri ise artık “Türkiye partisi” olmadığı gibi, Kürtlerinde partisi değildir.
Tüm bu sebepler ve daha fazlası açısından bakıldığında, küresel güçler yeni bir hamle atarak, Türkiye’nin kırmızı çizgileri olan Suriye sınırı üzerinde bir yandan PYD ve diğer yandanda Kilis ve Karkamış sınırlarının hemen dibinde konuşlanmış DAEŞ kozunu oynayarak Türk hükümetini baskı altına almak istiyorlar.
Aslında burada baskı altına alınmak istenen hükümetten çok Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dır. Ülke muhalefetini ve Paralel FETÖ örgütünü Erdoğan düşmanlığı noktasında birleştirerek Türkiye demokrasisini on ikiden vurmayı hedefleyen ABD, Rusya ve diğer Batılı güçler, Erdoğan saf dışı bırakılmadan Ortadoğu bölgesinin işgalinin mümkün olamayacağını çok iyi biliyorlar. Yıllar öncesine gidildiğinde bırakın birlikte iş tutmayı, aynı kahvehanede çay bile içmeyecek olan bu terör gruplarının, bugün sarmaş dolaş aynı kaptan su içmeleri şaşılacak şey değilmidir.
Gazetelerinde yayımladıkları karikatürlerde müslüman kimseleri ya göbeğini kaşıyan adam ve yahut takkeli sinsi bakışlı adam mizaçlarıyla gösteren Cumhuriyet Gazetesi Fetullah Gülen ile ortak çalışıyorsa bu bir mesele değil, çok büyük bir sorun demektir.
Suriye politikasıyla çok eleştirilen AK Parti Hükümeti, en başından beri doğru bir yol izlemiştir. Bugün Suriye’de katledilen yüz binlerce masum insanın kanı asla AK Parti ve onun doğal lideri Erdoğan’ın eline bulaşmamıştır. Ve fakat bu kan, küresel güçlerin oyunlarına alet olan ve başınadan beri “ Milli” bir duruş gösterebilme erdeminden uzak olan CHP ve terör yandaşlığı açıkça tescillenen HDP’nin her yerine bulaşmıştır. Herşey olabilen ama bir tek “Vatanperver” olamayan FETÖ örgütü ve onun yandaşları bu kanın orta göbeğinde boğazlarına kadar batmışlardır.
Her gün yeni bir kumpası hayata geçiren şer güçlere karşı “Onurlu” bir mücadeleyi kendisine ilke edinen Türkiye Cumhuriyeti Devleti tüm demokratik teamülleri göz önünde bulundurduğu ve sivillerin bu mücadeleden zarar görmemeleri için tamamen etik ve insancıl davranmaktadır.
Aksi halde Sayın Cumhurbaşkanının dediği gibi “Bu mücadele üç günde biter”
Kilis ve havalisi çok önemli ve stratejik bir bölgedir. Belli ki, burada açılacak bir gedik hem Türkiye Hükümetinin kırmızı çizgilerini, hemde hükümetin itibarını zedelemek için kullanılacaktır.